12 Nisan 2008 Cumartesi

Gökmedrese


Kabul edilen yaygın görüşe göre Süleyman Pervane tarafından darüşşifa olarak yaptırılmıştır. Taçkapı nişi içinde kemerin üzerinde yeralan kitabe taşı yazısızdır.Ve bu durum, Pervanenin 1277 yılında İlhanlılar tarafından idam edilmesinden sonra kazındığı şeklinde yorumlanmaktadır.Yapı 1930 yılında onarılarak müze haline getirilmiştir.

Yapı, biri daha yüksek ve büyük olan iki eyvanıyla açık avlulu iki eyvanlı medrese grubuna girer. Bugün ikinci kat hizasına kadar cadde tabanından aşağıda kalmış olup kapısına merdivenle inilmektedir.Mukarnaslı abidevi giriş fazla bozulmadangnümüze kadar gelmiş, ancakyan taraflarındaki yıpranmış bazı yumuşak taşlar yenilenmiştir. Yapının dış yüzlerinde tamamen moloz malzeme kullanıldığı, sadece aralardaki destek payelerinin kesme taştan olduğu görülmektedir.Sivri kemeri kırmızı ve kirli sarı taşlardan yapılmış kapının içinde yer aldığı mukarnaslı nişi çevreleyen ve düz bir niş oluşturan geometrik bezemeli satıh köşelerde sütunçelerle nihayetlenmekte ve sütunçelerin tepelerinde yüksek kabartma halinde işlenmiş sütun başlıkları bulunmaktadır.Bu geometrik bezemeli düz nişin üzerinde yüksek bir çerçeve teşkil eden bordürün köşelerine gelecek yerlerde yine sivri kemerli iki pencere açıklığı görülmektedir.20.50X12.40 m. Ölçülerindeki avluya geçit veren giriş eyvanı, avluyu çevreleyen oniki sütunlu dikdörtgen revaka açılmaktadır. Sivri kemerlerin oturduğu devşirme sütunlar kaidesiz olarak dikilmiştir. Avlunun güney cephesinde yer alan 7.50X6.90 m. Ölçülerindeki eyvan kuzeydekinden daha büyüktür. Ve yer yer turkuvaz çinilerin bulunduğu duvarlarında üç adet nişe sahiptir. Yapıya Gökmedrese denilmesinin sebebi de özellikle büyük eyvanın iki yanında sağlam kalmış çinilerdir. Bu eyvanın kuzeyinde yer alan 8.30X6.50 m. Boyutlarındaki mihraplı odanın binanın mescidi olduğu anlaşılmaktadır. Eyvanın güneyinde bulunan 11.80X6.50 m. Ölçülerindeki salon ise medresenin türbesi olarak kullanılmıştır. Bu salonun bitişiğindeki odalar avlu etrafına sıralananlardan daha büyüktür. Bu odalardan sonra üç küçük hücre, ardından dikdörtgen bir kapalı mekan, daha sonra da giriş eyvanının sağında ve solunda ikişer oda ile bunların bitişiğinde aynı zamanda üst kata geçit veren merdivenli dikdörtgen bir hol yer almaktadır. Bu hol ile mescid arasında altı küçük oda daha bulunmaktadır. Üst katta sütunların yerini holü çepeçevre dolaşan küçük bodur payeler almıştır. Büyük eyvan üst kata kadar devam etmekte ve yapıya hakim olmaktadır. Üst kat ana hatlarıyla alt katın bir tekrarı nitelindedir. Medresenin dış tarafında mevcut bazı yıkıntılar bitişikte başka yapıların da bulunduğunu göstermektedir. Ancak bunların mahiyeti ve medrese ile münasebeti hususunda yeterli bilgi vermemektedir.Yapı süsleme açısından oldukça gösterişlidir. Bugün değişik kısımlarda görülen çeşitli kalıntılardan, iç cephelerle iki katlı avlu revaklarının tamamen çini ve sırlı tuğlalarla kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Çini süslemelerin merkez sahnesini teşkil ettiği görülen ana eyvan cephesinde, köşelerde firuze renkli altıgen levhaların aralarına küçük mor üçgen levhalar yerleştirerek bir bordür elde edilmiş ve tabandan tavana kadar uzatılmıştır. Bunun hemen yanında yine aynı renklerde uzun bir ayet friziyle onun yanında ahşap sanatlarında sıkça görülen birbirine geçmeli on köşeli yıldızlardan oluşan motiflerin bulunduğu bir süsleme kuşağı yer almaktadır. Kuşaklarla kemer arasında da bitkisel motiflerden oluşan ince bir şerit uzanmaktadır. Bu hareketli eyvan cephesinin yanı sıra giriş eyvanının hemen yan cephelerinden başlayan ve ikinci kat revaklarının kemerlerine kadar yer yer devam eden aynı tarz çinilerin türbe mekanı ile bazı lahitlerin üzerinde de bulunduğu görülmektedir. Taçkapının üstünde de firuze üzerine mor harflerle “Ali” ismi yazılmış çini bir mühüre rastlanmaktadır. Süslemeleri içinde bazı arabesk motifler de görülen Gökmedrese, gerek mimarisi gerekse tezyinatı ile Anadolu Selçuklu sanatının en ilgi çekici örneklerinden biridir.

ÖZKAN ERTUĞRUL