Geniş otlakları ve yaylaları bulunan Evrenköy'ün güneyinde ormanlarla kaplı deveci dağı, kuzeyinde ise üzüm bağları bulunan ova ve Boztepe Göleti vardır. Saray yaylası, kuşdemir yaylası, çat yaylası, fındık alan yaylası ile mevsimlik yayalacılarm çıktığı Mal-tepenin Böğrü, İnceboyun, Kurban-pınarı denilen yerler önemli yaylalarm-dandır. Tahribata uğrayan ormanlık alanlar köyün kasaba olmasından sonra koruma altına alınmıştır. Yerleşim yeri değişmeyen ve ne zaman kurulduğu bilinmeyen kasabanın Kızılcinli Oğulları tarafından kurulduğu, Altıntaşlar, Bozaliler, şimdiki Şahinler, Baba Sokmazlar (soyadları), Karamehmet Oğullan (Özkaralar),nm ilk yerleşen ailelerden olduğu söylenmektedir.
Çok eski yerleşim yerlerinden olan Evrenköy 1976 yılına kadar muhtarlık olarak kalmış, bu tarihten sonra belediyelik olarak idari yönden değişikliğe uğramıştır. Köye gelen özel ve resmi yazılarda "Kızılcin" olan köyün adının zaman zaman yanlışlıkla "Kızılçin" olarak yazılması nedeniyle kasabanın adının değiştirilmesine karar verilmiş ve 12 Eylül 1980 Harekatını gerçekleştiren, 7. Cumhurbaşkanımız seçilen Sayın Kenan EVREN'in soyadından esinlenerek Belediye encümeninin 27. 10. 1981 tarih ve 315 sayılı kararları ile kasabanın "Kızılcin" olan ismi "Evrenköy Kasabası" olarak değiştirilmiştir. Kasabada Yeşilyurt ve Alparslan adında iki mahalle bulunmaktadır.
1990 nüfus sayımına göre kasabanın mevcut 250 hanesinde2860 kişi yaşamaktadır.
Geliri tarım ve hayvancılığa dayanan kasabanın arazisinde arpa, buğday, fiğ, mercimek, nohut, şeker pancarı ve ayçiçeği yetiştirilmektedir. Kasabada 70 traktör mevcuttur. Boztepe Göletinden faydalanamayan kasaba halkı, arazisinin büyük bir bölümü Deveci Dağından gelen kaynak suyu ve Ayhatun denilen yerden çıkan kaynak suları ile sulanmaktadırlar.
Kasabanın güneyi dağ ve ormanlık olduğu için mera hayvancılığı yapılmaktadır. 2500 büyükbaş, 5000 küçükbaş hayvan bulunan kasabada yaylacılığın yanında besi hayvancılığı yapanlara da rastlanılmaktadır. Mera hayvancılığının yaygın olması saf ırkın korunmasını ve gelişmesini engellemiştir. Buna rağmen hayvancılık çevrede önemli bir potansiyele sahiptir. Kasabanın ekilebilir arazisinin nüfusa göre az olması ve geçmişte kan davasının yaygın olması köyden kentlere göçe neden olmuştur.
Eğitim-öğretime 1930 yılında başlanan kasabaya 1963 yılında 7 derslikli bir ilkokul yapılmıştır. Lojmanı bulunmayan ilkokulda halen 339 öğrenci, devlet-vatandaş işbirliği ile yapılan ortaokulda 65 öğrenci mevcuttur. 1980'den sonra açılan kurslar neticesinde okuma-yazma oranı % 90 olmuştur. Halkın okumaya ilgisi fazla olmadığı için ilkokuldan sonra tahsile devam edenlerin sayısı çok azdır.
Geçmiş yıllarda kasabada Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından biçki-dikiş kursları açılmıştır.
İki camii, elektriği, PTT şubesi, ilkokulu, ortaokulu, 1975 yılında Devlet tarafından yaptırılan Sağlıkocağı, Ziraat Teknisyenliği, TEK Şubesi kütüphanesi bulunan kasabada kanalizasyon mevcut olup, içme suyu şebeke sistemlidir. Hastalık halinde tıbbi yöntemlere başvuran kasaba halkı gerekli hallerde sağlık sorunlarını ilçede çözümlemektedirler. Sağlıkevi 1992 yılında sağlık ocağına dönüştürülmüştür.
Kargir evlerin çoğunlukta olduğu kasabada son yıllarda betonarme evler yapılmaya başlanmıştır. Bu evlerde banyo, tuvalet, mutfak mevcuttur.
Akraba evliliği yaygın olan köyde fazla kadınla evlilik yoktur. Kasabada uzun yıllardan beri süregelen ve halen devam eden çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği kan davası bugün de devam etmektedir.
Kasabada halk arasında anlatılan birçok efsane vardır.Bunlardan en ilginci şöyledir. Hacıkaya denilen mevkii ile ilgili efsaneye göre, Deveci Dağları eteklerinde sürüsü bulunan bir ağa Hacca gider. Kaya isminde bir de çobanı vardır. Kabe'de ağanın canı helva ve yoğurt ister. Ağanın bu isteği çobana malum olur. Çoban ağanın hanımına "Ağamın canı helva ve yoğurt istemekte, yap da götüreyim" der. Ağanın hanımı galiba çobanın canı helva istedi diye helvayı yapar. Çoban yapılanları ağaya götürür ve ağa bunları yer. Ağa çobanın ermiş olduğunu anlar. Hac dönüşü ağaya hoş geldin diyenlere ağa, "Ben hacı değilim. Asıl hacı Kaya'dır," der. Ermişliğini gizlemek isteyen çoban ileride bulunan kayalıklara doğru koşmaya başlar. Ağa peşinden koşar vatandaşlar da arkalarına düşerler. Çoban kayalığa ulaşır ulaşmaz ortadan kaybolur. Bir daha gören olmaz. Kayalığın ismi de bu olaydan sonra Hacıkayası olarak kalır.
Kasabanın, önceleri su ihtiyacının karşılayan çeşme ile ilgili bir efsane de şöyledir; Çeşme çok az aktığından kadınlar sürekli sıra beklemektedirler. Birgün güzel bir gelin suya gelir, işi çok aceledir. Çevresinde kimsecikler yoktur. Çeşmeye yalvarmaya başlar" Aman çeşme canım çeşme biraz fazla ak da testimi çabuk doldurayım işim acele..." çeşmeden "Bir öpücük verirsen çabuk akarım" diye bir ses gelir. Bunun üzerine gelin yanağını çeşmeye uzatarak "Al öpücüğünü der" ve suyu doldurur gider. Eve gittiğinde bu olayı arkadaşlarına anlatır. Bundan sonra çeşmenin adı Öpücükpınarı olarak kalır.
Kasabada Kara Cemile mağrası denilen yerde birçok sarkıt ve dikitler bulunduğu, mağaranın uzunluğunun da 150 m. olduğu sanılmaktadır.
Spor, genellikle okullardaki sportif faaliyetler şeklinde görülür. Evrenköy Kasabası ilkokulu 1985 yılında kros dalında ilçe ve il birincisi olurken, Sinop'da yapılan müsabakalarda bölgede 3. olmuştur.